|
Yatan bağımlı hastanın ihtiyaçlarını belirlemek; bu doğrultuda yapılacak uygulamalarla, hasta bireyin yaşam kalitesini yükseltmek ve olabilecek komplikasyonları en aza indirmek.
Yatağa bağımlı hastayı, bilinci açık ya da bilinci kapalı hasta olarak kabul edebilirsiniz. Bilincin en basit tanımı; kişinin, tam uyanık, kendisinin ve çevresinden gelen uyarıların farkında olması halidir.
Hemşirelik bakımı, her iki durumda bazı farklılıklar göstermekle birlikte, günlük yaşam aktiviteleri doğrultusunda planlanmalı ve uygulanmalıdır.
Bakım Planlanırken ve Uygulanırken Dikkate Alınması Gereken Günlük Yaşam Aktiviteleri
- Çevre Güvenliğinin Sağlanması
- Solunum
- Dolaşım
- Beslenme
- Boşaltım
- Uyku
- Fiziksel Aktivite
- İletişim
- Bireysel Hijyen
- Cinsel Yaşam
- Vücut Isısının Sürdürülmesi
- Ölüm
Yatağa Bağımlı Hastanın Bakımında 2 Temel Amaç
1- Normal yaşam aktivitelerinin sürdürülmesine yardımcı olmak.
2- Bilinci kapalı hastaların, olanaklı ise bilincine kavuştuğu zaman yaşamını kısıtlayacak komplikasyonlardan korumak, diğer bir deyişle hastayı rehabilitasyon sürecine hazırlamak.
Yatağa Bağımlı Hastalara Verilecek Bakımlar
1- Günlük yapılması gereken bakım ve işlemler
2- Haftalık yapılması gereken bakım ve işlemler
Günlük Yapılması Gereken Bakım Ve İşlemler
- Göz Bakımı
- Ağız-Kulak-Burun Temizliği
- Perine Bakımı
- Kısmi Vücut Temizliği
- Pasif Egzersiz Ve Pozisyon Değişikliği
- Atel Ve Bandaj
- Masaj
- Postural Drenaj
- Aspirasyon Ve Trakeotomi Bakımı
- Beslenme Ve Eliminasyonun Sağlanması
- Yatak Çarşaflarının Değişimi
Haftalık Yapılması Gereken Bakım Ve İşlemler
- Saç Banyosu
- Vücut Banyosu
Göz Bakımı
Özellikle bilinçsiz hastalarda göz kapakları tam kapanmadığı için gözler açık kalabilir. Bu durum korneada kuruma, ülserasyon ve sonuçta körlüğe neden olabilir. Göz bakımı, her iki gözün serum fizyolojik (Sf) ile irrigasyonu ve yumuşak bir bezle gözlerin silinmesinden ibarettir. Gözler, içten dışa doğru (burundan şakak yönüne) silinmelidir. Silme sırasında göze basınç uygulanmaması, göz içi yapılara (Lens, Vitreus vb.) zarar vermemek açısından önemlidir. Bilinci kapalı hastalarda, gözlerin 4 saatte bir Sf veya yapay gözyaşı ile nemlendirilmesi, uyku saatlerinde kapatılması, unutulmamalıdır.
Ağız, Kulak, Burun Temizliği
Kulaklar; banyo sırasında kulak kepçeleri silinerek temizlenir, normalde bunun dışında fazla bir bakım gereksinimi yoktur. Temizlik amacıyla iç kulağa pamuklu çubuk itilmemelidir. Kulaktan bos veya kan geliyorsa, yalnızca kulak dışına akan sızıntı temizlenir.
Burun; burun içindeki fazla salgılar, su veya Sf ile ıslatılarak, pamuklu çubukla temizlenir. Nazogastik Sonda (Ng) takılı hastalarda sondanın yarattığı basınç, nazal mukozada duyarlılık, inflamasyon, kabuklanma veya kanamaya neden olabilir. Bu tür sorunlara engel olmak için her gün burun bası açısından Ng gözlenir. Tespit için kullanılan flaster ıslanırsa hemen değiştirilmelidir (ıslak flaster deriyi yumuşatarak çabuk hasarlanmasına neden olur).
Ağız; hastanın bilinci açıksa en iyi ağız bakımı, diş fırçalamadır. Bilinci kapalı hastalarda 2-8 saatte bir ağızdaki sekresyon alınır ve ağız sodyum bikarbonat ile temizlenir. Aft varsa, özelgargara çözeltileri kullanılabilir. Mantar enfeksiyonu avrsa antifungal suspansiyon kullanılabilir. Genel bir önlem olarak dudakları kuruma ve çatlamaya karşı yumuşatıcı losyonlarla nemlendirmek iyi olur.
Perine Bakımı
Foley kateteri olmayan hastada günde bir kez perine bakımı yeterli olabilir. Vaginal akıntı veya gaita çıkarım miktarına göre bu sayı değişebilir. Perine bakımı sabunlu su ile yapılır. Temizden kirliye veya yukardan aşağıya kuralına göre temizlik yapılır. Foley kateteri olan hastalarda perine bakımı % 0,1 lik savlon çözeltisi ile yapılır. Foley kateterin kendisine de günde en az bir kez %1 lik savlon ile kateter bakımı yapılmalıdır.
Kısmi Vücut Temizliği
Kirli vücut bölgeleri, temizden kirliye doğru silinir. Özellikle koltuk altları, kadınlarda göğüs altları ve perine bölgesi silinmelidir.
Pasif Egzersiz ve Pozisyon Değişikliği
Yatağa bağımlı hastalarda hareketsizlik sonucu en sık görülen komplikasyonlar, kas atrofisi ve kontraktürlerdir.
En Sık Görülen Kontraktürler
- El, bilek ve parmakların fleksiyon kontraktürü
- Bacak external rotasyon kontraktürü
- Dizde fleksiyon kontraktürü
- Pasif egzersiz ve pozisyon değişikliği
Hareketsiz Hastalara Pasif Egzersiz Sırasında Yaptırılacak Hareketler
- El ve ayak bileklerine sağa-sola rotasyon;
- Bacaklara fleksiyon-ekstansiyon
- Kollara fleksiyon-ekstansiyon, abduksiyon-adduksiyon
Her hareket en az 5 kez yaptırılmalı ve her 8 saatte bir tekrarlanmalıdır. Kontraktür nedeniyle hareket kısıtlılığı oluşmuş ise hareket sayısı giderek arttırılır.
Pasif Egzersiz ve Pozisyon Değişikliği
Hastaya Pozisyon Verirken Dikkat Edilecek Noktalar
- Hastanın yatak tarafındaki kolunun vücudun altında kalmamasına dikkat edilmelidir.
- Hastanın altında ekg kablosu, serum seti, enjektör iğnesinin kabı vb. malzemelerin kalmamasına özen gösterilir.
- Baş ve boyun hiperekstansiyonda olmamalı, yüz gövde ile aynı doğrultuda olmalıdır.
- Hasta hangi pozisyonda yatarsa yatsın, baş yatay düzleme göre 30-40 kadar yüksekte olmalıdır.
Atel ve Bandaj Uygulamaları
Ayak düşmeleri ve diz fleksiyon kontraktürlerini engellemek için hastaya uygun ateller; benzer şekilde dirsek, bilek ve parmak fleksiyon kontraktürlerine karşı da çeşitli üst ekstremite atelleri uygulanabilir.
Atel uygulanan ekstremite, atelin oluşturabileceği bası yaraları açısından değerlendirilmeli vegazlı bezle desteklenmelidir. Her 8 saatte bir 30-60 dakika atel çıkarılarak ekstremite dinlendirilmelidir.
Kuvvet azlığı veya tam kuvvet kaybı nedeniyle hareketsiz olan ekstremiteye bandaj uygulaması venöz dönüşü sağlayarak flebotromboz riskini azaltma ve ödemi engelleyerek doku perfüzyonunu sürdürme açısından gereklidir. Her 8 saatte bir 60 dakika süreyle bandaj çıkarılarak ekstremite dinlendirilmelidir.
Masaj
Masajı vücudun belli bölgelerine yöntemli ve düzenli olarak uygulanan basınç, ovma yoğurma işlemleri olarak tanımlayabiliriz. Bu uygulama kan akımını arttırarak doku perfüzyonunun arttırılması ve basınç altındaki alanların rahatlatılması açısından önemlidir.
Masaj Teknikleri
- Efloraj: Sıvazlama
- Petrisaj: Yoğurma
- Friksiyon: Kaydırma
- Tapotman: Vurma
Bu teknikler, günde 1 kez, 15-20 dakika süreyle uygulanır.
Postural Drenaj
Yatağa bağımlı hastalarda, yerçekimi etkisiyle ve öksürerek yeterince sekresyon çıkaramama sonucu, akciğerlerin özellikle alt loblarında salgı birikir. Bu sekresyonun hastanın oksijen alımını azaltmaması ve enfeksiyona yol açmaması için, çıkarılması gerekir.
Postural drenajda, masaj tekniklerinden tapotman kullanılır ve özellikle sekresyon birikmiş olan loblar üzerine uygulanarak salgı hareketlendirilir. Postural drenaj yöntemi kafa içi basıncı artmış ve/veya kardiyak problemi olan hastalara uygulanmaz.
Aspirasyon
Trakeotomi; hava girişini sağlamak için, boyunda 2. 3. trakeal halkalar arasına geçici bir süre için açılan deliğe denir.
Trakeotomi Bakımı
Uygun sondayla yapılan aspirasyonun ardından, tek kullanımlık trakeotomi kanülü ve stoma çevresi, sf ile temizlenir ve kurulanır.bu işlem günde en az 1 kez yapılmalıdır. Fakat ihtiyacagöre sayı genellikle artar. Stoma çevresinin temizliği için alkollü antiseptikler kullanılmaz. Tek kullanımlık kanül, 5 gün kullanımdan sonra yenilenir. kanül kaldığı sürece, her 2 saatte bir 15 dakika süreyle kaf (cuff) havası indirilerek, trakea duvarlarına olan bası azaltılmalıdır.
Mekanik ventilatöre bağlı olmayan hastalarda, trakeotomi açılmışsa gümüş kanül kullanılır. Bu kanüllerin bakımı, iç kanülün temizliğinden ibarettir. İç kanül her 8 saatte bir enzim çözücü bir çözeltiyle (savlon veya hidrojen peroksit) temizlenir ve sf ile durulanır.
Beslenme ve Eliminasyon
Genel anlamda beslenme, insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olabilme amacıyla dışardan besin maddelerini alıp kullanmasıdır.
Beslenmenin Hizmet Ettiği Amaçlar
- Vücuda enerji ve ısı sağlamak
- Dokuların yapımı ve yenilenmesini sağlamak
- Tüm metabolik süreçleri düzenlemek
- Bağışıklık sisteminin sağlıklı çalışmasını sağlamak.
Yatağa Bağımlı Hastada Beslenme (Nütrisyon) İçin 2 Yöntem Kullanılabilir;
1. Enteral Beslenme
2. Total Parenteral Beslenme (tpn)
1. Enteral Beslenme
Gastro-intestinal sistem (gis) fonksiyonlarının sürmesi ve barsak florasının korunması için ng veya orogastrik sonda ile, gis yoluyla uygulanan beslenmedir. gis normal çalışma ve işlevini engelleyen bir sorun olmayan hastalarda yeğlenmelidir.
Enteral Beslenmede Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
- Regürjitasyonu önlemek için baş, yatay düzlemden 30- 40 yükseltilir
- Hastanın gereksinmesine göre hesaplanmış beslenme çözeltisi miktarı 24 saate bölünür ve saatlik damla infuzyonu biçiminde gönderilir. Her 5 saatte bir, 1 saat veya 24 saatte bir 4 saat beslenmeye ara verilebilir (bazı kaynaklarda, daha fizyolojik olması nedeniyle bolus tekniğiyle beslenme önerilmektedir. Fakat bazal metabolizma hızı azalmış olan yatağa bağımlı hastalarda, mide dolgunluğu ve regürjitasyon riski nedeniyle damla infüzyon yöntemi yeğlenmektedir)
- Enteral yolla verilen ilaçların sondayı tıkamaması için, uygulama sonrası su ile sonda irrige edilmelidir.
- Dinlenme amaçlı beslenme aralarında sondadan su infüzyonu yapılmalıdır.
-Enteral beslenmeye önce gerekenden düşük miktarda başlanır. Hastanın tolerasyonuna göre, her 8 saatte bir miktar arttırılarak, 72 saat içinde gereken beslenme çözeltisinin tümüne ulaşılır.
- Hastanın yatay düzlemde yatması gerekiyorsa, bu pozisyondan 15 dk. önce infüzyon durdurulur.
- Beslenme ürünü, oda sıcaklığında verilmelidir.
- Torbalı ürünler 8 saatten fazla bekletilmeden verilmelidir.
- Enteral sondanın tespiti sağlam olmalıdır. Sonda yerinden oynadıysa, midede olup olmadığı kontrol edilmelidir ( bu kontrolün her gün 1 kez yapılması uygundur).
- Regurjitasyonu saptamak için ağız içi, aralıklı olarak kontrol edilmelidir.
2. Total Parenteral Beslenme
Hastanın gereksinimi olan enerji, karbohidrat, protein ve yağların, intravenöz yolla, doğrudan vasküler sisteme verilmesi yöntemidir.
Yatak Çarşaflarının Değişimi
Yatağa bağımlı hastalarda, yatak çarşaflarının kırışıksız, temiz ve kuru olması bası yaralarının önlenmesi veya enfeksiyonunun engellenmesi için çok önemlidir.
Bası Yaraları
Deri üzerine aşırı ve uzun süreli bası sonucu, özellikle derinin altında kemik bulunan yerlerinde gelişen, deri ve derialtı dokularının iskemik ülsere yaralarıdır. Yoğun bakım hastalarında görülme sıklığı % 3-4, omurilik travmalı hastalarda görülme sıklığı, % 5-8 arasında bildirilmiştir.
Bası Yaralarında Klinik Sınıflama
1. Evre: Bası altındaki deri bölgesinde hiperemi
2. Evre: Bası altındaki deri bölgesinde, dermise ulaşan yüzeysel ülserasyon.
3. Evre: Bası altındaki bölgelerde, derialtı yağ dokusu, kas veya kemiğe ulaşan derin ülserasyon.
4. Evre: Kemik, bursa, eklem veya vücut boşluklarına (rectum, mesane, vagina vb.) ilerleyen, kavite oluşturmuş ülser.
Bası Yaraları Oluşumuna Karşı Hemşirelik Önlemleri
- Her 2 saatte bir pozisyon değişikliği
- Hastanın her çevrilişinde deri gözlenir ve kızarık bölgeler üzerindeki bası, minimuma indirilir.
- Deri temiz ve kuru tutulur.
- Deri nemlendirilir fakat maserasyon ve irritasyona neden olacak kadar nemli alanlar kalmamasına dikkat edilir.
- Aşırı ovmadan kaçınılır.
- Havalı yatak kullanılır.
- Delikli sünger ve simit (halka) kullanılmaz ( bası alanını daraltır ve çevre dolaşımını bozar).
Bası Yarası Oluşmuşsa Verilecek Bakım
- Yaranın klinik evresi saptanır.
- Bakım ekibi, uygulanacak prosedüre karar verir.
- Yaranın nekrotik alanları debride edilir (üzerine basmakla durdurulamayacak kadar kanama olmamalıdır).
- Pansuman kirlendikçe veya her 8 saatte bir cerrahi sabunla yıkama ve durulama yapılır.
- Sf ile nemlendirilmiş fakat ıslak olmayan spanç ülser içine yerleştirilir.
- Ülser içindeki spanç 4 saatte bir nemlendirilir ve her 8 saatte bir değiştirilir.
- Debridman sonrası kanama olursa, eşit miktarlarda çinko oksit, gliserin ve hidrojen peroksit emdirilmiş rulo gazla yara kapatılır ve günde 2 kez bu pansuman değiştirilir.
- Bası yaralarında yüzeysel antibiyotikler kullanılmaz. Çünkü yüzeysel antibiyotikler yaranın derinliklerine işleyemez ve granulasyon dokusundaki bakteri gelişimini engelleyemez.
- Cerrahi debridman sonrası ilk 48 saat yüzeyel antibiyotik uygulanabilir. Uzun süreli kullanımda bu antibiyotikler iyileşmeyi geciktirebilecekleri gibi, allerjik reaksiyon riski de oluştururlar.
- Sistemik antibiyotikler cerrahi öncesi, sırasında ve sonrasında kullanılabilir. Fakat granulasyo dokusu gelişmekte olan yaralarda yeterli doku düzeyini sağlayamadıkları için bakteri sayısınaetkileri azdır.
- Debridman ve etkin ıslak-kuru pansumanla, 7-10 gün içinde granulasyon dokusu ülser tabanını doldurmaya başlayarak, yara hacmini küçültür.
Yatağa Bağımlı Hastada Komplikasyonlar
Kas-iskelet Sistemi
- Kuvvetsizlik kontraktür
- Sırt ağrısı deformite
- Kontraktür kırık
- Osteoporoz böbrek taşı
Kardiyovasküler Sistem
- Kalp yükü artışı taşikardi
- Valsalva manevrası kardiyak arrest
- Ortostatik hipotansiyon sistemik veya trombüs oluşumu pulmoner emboli
Solunum Sistemi
- Göğüs kafesi genişlemesinde azalma
- Hipostatik
- Sekresyon birikimi
- Pnömoni
- Solunumsal asidoz
Sindirim Sistemi
- İştahsızlık fekal impaksiyon
- Konstipasyon
- Barsak obstrüksiyonu
Üriner Sistem
- İdrar yapma zorluğu üriner enfeksiyon
- Üriner staz
- Böbrek taşı
Emosyonel Durum
- Depresyon, uykusuzluk davranış bozukluğu
- Anksiyete oryantasyon bozukluğu
Tüm bu komplikasyonlar da göz önünde bulundurularak hastaya verilecek bakım planlanırken; önce veri toplanmalı, hemşirelik tanısı konmalı, bakım planlanmalı, uygulanmalı ve değerlendirilmelidir.
Yatağa bağımlı hastaya bakım planları uygulanırken, hasta ailesinin de bu planlarda yer alması gerektiği göz ardı edilmemelidir. En önemli hasta haklarından biri sayılabilecek olan “mahremiyetin korunması” hakkına da saygı gösterilmelidir.
Ayşe ÇİÇEKLİYURT
Nöroşirürji A.B.D. Hemşiresi
www.saglikmemurlari.com
|